Götürülecekler listesi;
Kısa bir molanın ardından zaten bulunduğumuz mekana çok yakın olan Kapalı Çarşı'nın içinde buluverdik kendimizi. O ne renk cümbüşü, o ne ışıl ışıl dükkanlar... Yüzyıllara meydan okuyan, buram buram tarih kokan Kapalı Çarşı'da, değişik milletlerden siluetlerin, sokakların, sütunların arasında insanın kendini kaybetmemesi mümkün değil. Nereye baksanız bir incik boncuk, nereye kafanızı çevirseniz marka çantalar, birbirinden renkli desenli kilimciler, halıcılar, avizeciler... Kaybetmek derken hem mecazi hem de gerçek anlamda söyledim çünkü bu kadar rengarenk ürün satan dükkanları görünce hem alışveriş yapma damarınız kabarıyor hem de birbirine benzer eşyalar satan dükkanlar ve sokaklar arasında "ben buradan geçmiş miydim?" diye sorarken buluyorsunuz kendinizi (: Bu kadar çok çeşit satan dükkanların içinde el yapımı minyatür heykeller ve birbirinden ilginç minyatür eşyalar satan bir dükkana da düştü yolumuz tesadüf eseri. Burada satılan Taksim-Tünel tramvayına bayıldık ve resimde görüldüğü üzere bir tane de biz edindik... Bu arada bu kadar dükkan arasında son derece modern tasarlanmış cafe'leri de unutmamak gerek. Yolunuz düşerse mutlaka soluklanmak için birine uğrayın ve buz gibi taze sıkılmış limonatalarının tadına bakın derim. Akşam eve 17.30 gibi dönerek o günkü maceramızı tamamlamış olduk. Aklımızda tarihi Kapalı Çarşı, elimizde tramvayımızla...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder