20 Ağustos 2012 Pazartesi

Bangkok, Thailand

Ahhh ahh kaç sene oldu?? Bir bakalım... Evet, tam tamına 6,5 yıl olmuş en son Bangkok ziyaretimizin üzerinden geçen zaman. Bangkok bilindiği üzere Thailand'ın en büyük, en turistik kenti olup aynı zamanda başkentidir. Bu şehri ilk olarak 2003 yılında ziyaret etmeden önce hakkında çok önyargılı olduğum gerçeğini saklamayacağım. Bana göre o dönemler hep Batı vardı. Avrupa, Amerika... Asya?? Hele ki Uzak Doğu, adı üzerinde olduğu gibi bana epey bir uzaktı. Hem kültürel hem insanlar hem iklimsel hem mutfak olarak o kadar yabancıydı ki aklımın ucundan geçmezdi bu şehre aşık olacağım!! Sükunet, huzur, kibarlık, sakinlik, kurallara uyum, saygı, ince zevk, ruhani haller buraya özgü özelliklerden...Bir de o kendine münasır bitki örtüsü yok mu?? İnanılmaz, tam cennet. Sadece fazla sıcak ve nemli. İlginçtir, Bodrum'a özgü olarak düşündüğüm Begonviller'in burada binbir rengini gördüm. Hele o orkideler... Nasıl bir renk cümbüşü içinde çıkıyorlar insanın karşısına sağda solda, muhteşem bir armoni!! Tabii ki Thailer'in kutsal çiçeği olan Lotus'ü unutmamam gerek. Bir de topraktan su damacanalarının içinde yüzen nilüferler... Bu satırları yazarken bile kendimi huzurlu hissediyorum, sanki oralara yeniden yolculuk yapmışım gibi.
Şimdi bunca yıl sonra nereden kabardı da geldi bu Bangkok özlemi? Şöyle oldu: Hard diskimi kurcalarken eski bilgisayarımdan aktardığım dosyalara takıldı gözüm, "ne varmış bakayım şunların içinde?" derken çocuksu bir merakla tıklayıverdim ve karşıma o zamanlar taze bilgilerimle hazırlamış olduğum Bangkok ile ilgili (şu an istesem yazamam) muhteşem bir gezi rehberi çıktı karşıma. Blog'ta paylaşmamak olmazdı. Basit bir dille yazılmış olmasına rağmen oldukça da detaylı bir gezi programıydı bu, belki bir gün tekrar lazım olur diye bir kenarda bekleyen bir yazı. Üstelik bizzat gerçekleştirilmiş ve birebir uygulanmış. Bu durum aklıma filmlerdeki "gerçek hikayeden alınmıştır" dip notunu getirdi nedense ((: Bu tip filmleri izlemek hep daha keyifli ve daha heyecanlı olmuştur. Neyse fazla lafı uzatmadan "Gezelim Görelim" programımızın detaylarına geçelim artık.

BANGKOK GUIDE

TAPINAKLAR

  • Grand Palace (Kral’ın Sarayı). Burası aslında tapınak değil, bizim Topkapı Sarayı tarzında bir yer. Kral'ın ofisi dersek daha doğru.
  • Yatan Buddha (Wat Pho Reclining Buddha). Burasını çok seviyorum. Aynı anda bu tapınak Thai masajı okulu. İçeride yatan Buda’nın ayaklarından sonra dönerken 99 veya 100 tane çanak var, orada köşede küçük kapların içinde bozuk paralardan alıyorsunuz ve 99 veya 100 adet hepsini teker teker atarak yürümeye devam ediyorsunuz... Dikkat edin sıkılmayın, sabredin ((: 
ÇEVREDE GÖRÜLECEK YERLER

  • Floating Market (Yüzen Market). Siz kayığa binerken resminizi çekecekler. Dönüşte çektikleri resmi bir hatıra tabağına yapıştırıyorlar ve “souvenir” olarak satmak istiyorlar, pahalı falan deyip geri çevirmeyin, satın alın. Bir daha bulamayacaksınız çünkü. Sakın buradan başka bir şey almayın! Tam turistik ve sadece turistik! Her şey çok pahalı ve orada gördüklerinizi şehirde 1/3 hatta ¼ daha ucuza bulabilirsiniz (hayatta pazarlık yapamayan ben bu şehirde pazarlık etmeyi öğrendim).
      • Çin Mahallesi. Pek çok şey toptan satılıyor, bu sizi yanıltmasın. Sorun değil, mutlaka gidin ve görün, ilginç, ancak kokulardan ve sıcaktan bayılmamak için suyunuzu yanınızdan eksik etmeyin. Etrafı iyi inceleyin, bir sürü elektronikçi göreceksiniz. Hiçbir yerde bulamadığınız ürünleri burada bulabilirsiniz.
      • Thonburi Yılan Çiftliği. Burada yılanlar ile fotoğraf çektirebilirsiniz. Tüm yılan bakıcılarının ellerine bakın %90’ının 1-2 parmağı eksik. Dikkatlice bakın, tüyler ürpertici cidden. Piton dışında bir yılana yaklaşmayın, hepsi zehirli!
      • Dusit Hayvanat Bahçesi. Timsah gösterileri ilginç oluyor. Adamlar timsahların ağzına elini, ayağını, kafasını sokuyor. İlginç, gittiğinizde gösteri saatini yakalamaya çalışın.


ALIŞVERİŞ

        • Chatuchak (Hafta sonu pazarı). Sadece hafta sonları kurulan bir pazar. Mutlaka erken gidin. Çok müthiş büyük bir pazar. Aklınıza gelebilecek her türlü ıvır zıvırı orada bulabilirsiniz. Pazarlık imkanı çok fazla. İlk söylenen fiyatı kesinlikle kabul etmeyin. Gözünüz dönecek, dikkatli olun. Yani Çatuçak aslında o kadar pahalı değil. Pazarlık edebilirsiniz ama şunu unutmayın en çok pazarlık payı el işi eşyalarda, diğer şeylerde çok fazla pazarlık payı yok. 
      • Siam Square (Alışveriş merkezlerinin bulunduğu büyük bir cadde). Etrafta birçok hoş cafe var. Birkaç ilginç pasaj var. Biraz takılın en az ½ gün ayırın. Dolaşın, oturun bir cafe’ye, dolaşın yine oturun bir cafe'ye... 
        • Siam Paragon (Alışveriş Merkezi). Dünyanın en büyük alışveriş merkezi neredeyse. 3. veya 4. katta lüks araba galerileri var. Porche, Maseratti, Ferrari, Lamborgini gibi kolay kolay birarada göremeyeceğiniz son model arabalar yan yana aynı katta duruyor. 
      • Central (Alışveriş Mağazası). Büyük bir zincir. Bizim buradaki Boyner tarzında bir yer. Etrafta birkaç mağazası var. Fiyatlar çok ucuz değil ama makul sayılır. Birçok marka bulunuyor. Ben ayakkabı reyonunu çok seviyordum. 50€’ya iyi bir çift sağlam ayakkabı alabiliyorsunuz, 100'ya ise çok daha kaliteli ayakkabılar bulabilirsiniz. Turist indirim kartı isteyin.
      • Emporium (Alışveriş Mağazası). Lüks. Dolaşın dolaşın, vitrinlere bakın, mağazalara bakın. Burada da turist indirim kartı istemeyi unutmayın.
      • Gaysorn (Alışveriş Merkezi). Çok lüks. Asıl burayı dolaşın iyice. Çok lüks mağazalar var. Dünyanın en lüks markaları bir araya toplanmış burada.
      • MBK. Burası da bir alışveriş mağazası. Çok ucuz spor ayakkabı, takı ve aklınıza gelebilecek her tür ıvır zıvıra rastlayabilirsiniz burada. Aslında buraya mağaza demek pek olmaz, kocaman bir çarşı. İçinde 100’lerce mağaza ve bir de TOKYO diye bir "department store" mevcut. İlginç mağazalara girin bakın,     fiyatlar makul. MBK’ye MOBUKRON da diyorlar.
      • Pantip (Teknoloji Pasajı). Beyler için esas tapınak burası olmalı. Bütün elektronikçilerin bir araya toplandığı muazzam büyük bir pasaj. İstanbullular iyi bilirler Kadıköy'deki Yazıcıoğlu'nu, işte oranın belki de 4-5 katı büyüklüğünde bir yer. Gidin ve kendinizi kaybedin derim (:
      • Robinson (Alışveriş Mağazası). Central tarzı bir yer. Ben çok seviyordum. Central’den daha ucuz ve daha çok Thai’lere yönelik. Rahatça alışveriş yapın. Bu arada turist indirim kartı isteyin!
      • Isetan (Japon Alışveriş Mağazası). İşte Japon işi! Çok ilginç şeyler var, Japonların ne kadar ilginç ve bir o kadar da hayatı her alanda kolaylaştırma meraklısı olduklarını buradaki ürünlerinden anlayabilirsiniz. Sağı solu iyice karıştırın, çok fazla ıvır zıvır, yaşamı rahatlatacak alet edevat göreceksiniz. Üst katlarda çok büyük bir Japon kitapçısı var, çok zengin, yabancı kitapları da bulmak mümkün. Aralarda bir yerde de en son katta BKK’un en iyi Japon restoranlarından biri olan UTAANDON'da güzel bir öğle ya da akşam yemeği yiyebilirsiniz. 
      • Pratunam (Alışveriş pazarı). Tekstil üzerine bir yer. Kumaşlar, kılık kıyafetler satıyorlar. Buradan çok uygun fiyatlara kıyafetler alabilirsiniz. Başka yerlerde çiftini 100 bahta aldığım parmak arası terliklerin burada 3 çiftini 100 bahta almıştım (: 



GECE PAZARLARI

      • Lumpini Night Bazaar. (gece 00.00’a kadar açıktır, civar parkta bira içip alışveriş yorgunluğunuzu atabilirsiniz). Parkın yanındaki karaoke kutularına bakın! İnsanlar içine girip kapıları kapatıp karaoke yapıyorlar. Hani sağda solda olan elektronik oyun makineleri gibi, para atıyorsun ve başlıyorsun şarkını söylemeye ((:
      • Patpong Night Bazaar. Çok turistik ve çok ticari. Satıcılar iyice doymuş, asla pazarlık yapmıyorlar. Pek tavsiye etmiyorum. Gidip görün iyice dolaşın ama bir şey almayın. 


YEMEK

        • Sea food Market. Kendin seç kendin pişirttir denilebilecek bir restoran. Deniz mahsulleriyle ilgili yok yok! Muazzam büyük bir mekan. İşte burada gözünüz dönecek, her şeye saldırmayın. İyice düşünün ne kadarını yiyebileceksiniz. Ama gene de istediğinizi alın çünkü ikinci kez gidecek vaktiniz kalmayacak!
        • Oishi.  Japon restoranıdır, hem fast food hem de lüks açık büfe olarak iki tip restoranı var. İkisini de deneyin derim. Fast food’da Japonların noodle’ı olan “ramen”i  mutlaka tadın. Özellikle deniz mahsullü olanını. Asıl Discovery Center’daki yere gidin! Orası açık büfe. Aç karnına gidin! Hatta kahvaltı bile yapmadan gidin! Her şeyi deneyip yiyin! Bu kadar güzel Japon yemeklerini o fiyata hiçbir yerde bulamazsınız. Yalnız saat 19.00’dan daha geç gitmeyin sonra hem yer olmuyor hem de zamanınız yetmiyor her şeyi yemeğe!
        • Sofitel’in açık büfe akşam yemeğini de tavsiye ediyorum. Fiyatı çok cazip. 5 yıldızlı otelde o fiyata açık büfe yemek yiyemezsiniz. Pek fazla Japon köşesine takılmayın, sushi’si çok aman aman değil, çeşni bol görünsün diye koymuşlar. Soğuk büfesi süper, giderseniz mutlaka tadına bakın.
        • Central Alışveriş Merkezi'nin üst katındaki Food Loft’u atlamayın derim. Girişte bir adisyon kartı veriyorlar kişi başına, içeride çeşitli ülke mutfaklarının standları var dilediğinizden yemek alabiliyorsunuz, para ödemiyorsunuz, siparişi o aldığınız adisyon kartına işliyorlar. Çıkışta bu kartla kasaya ödeme yapıyorsunuz. Sistem süper ve çok rahat. Ben Thai mutfağı (spring roll’ları var ve Tom Yum çorba) ile Japon’u öneririm. Japon mutfağında da “sweet&sour sauce” tavuk, dana eti ya da domuz yiyebilirsiniz yanına “noodle” almayı unutmayın. Bir de İtalyan mutfağından salata yemiştim, hiç fena değildi. 
        • Isetan’daki Japon restoranını da deneyebilir, kızarmış sebzelerden (Tempura) tadabilirsiniz. Yukarıda bahsettiğim restoran UTA-ANDON burası işte! Veee sakın sake içmeyi unutmayın!!!


NOT 1: Bu arada Bangkok tam bir porselen cenneti. Porselen yemek takımlarını inanılmaz ucuza bulabileceğiniz bir şehir. “Bone China” denilen kemik tozundan yapılma porselen takımlar ilgilenenlerin dikkatini çekecektir mutlaka. Eğer meraklıysanız iyi bir yemek takımı almanızı tavsiye ederim şöyle evladiyelik. 
NOT 2: Alışveriş merkezlerindeki (lüks ve büyük olanlar hariç) tuvaletlerde hiç tuvalet kağıdı yok diye üzülmeyin, zira dışarıda 2 Baht bozuk parayla alabileceğiniz kağıt  mendil makineleri göreceksiniz.
NOT 3: Yok eğer ben uzak doğu mutfağından hiç hoşlanmıyorum, yiyemiyorum diyenlerdenseniz, etrafa iyi bakın her tarafta Mc Donalds, KFC, Burger King, Sizler vs..vs.. var. Hiç aç kalmazsınız. Ancak etrafa bakmasını bilmezseniz aç kalırsınız.!!!! Bu arada arabalarda buz üzerinde Hindistan cevizi, ananas, mango satılıyor, bunlardan çok ucuz bir fiyata alıp gönül rahatlığıyla yiyebilirsiniz. Hem bolca sulu oluyor hem de buz gibi.  Aklınızda olsun hijyen açısından her şey çok temiz. İnsanın aklına tam tersi geliyor belki ama gidince göreceksiniz ve bana hak vereceksiniz.

Bangkok gezimiz burada sona erdi... Umarım bir gün bir Bangkok seyahati yaptığınızda bu küçük notlarım işinize yarar. En azından kaybolmadan ve ne yapacağınızı bilerek ve de belki de en önemlisi aç kalmadan dolaşırsınız. Şimdiden iyi uçuşlar ve iyi yolculuklar...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Hi, I think your blog could possibly be having browser compatibility issues.
Whenever I look at your website in Safari, it looks fine however,
if opening in I.E., it has some overlapping
issues. I simply wanted to provide you with a quick heads up!
Apart from that, excellent blog!
Feel free to surf my site : vuelos a india